Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu savcısı Serdar Coşkun, ‘Paralel Yapı’ iddiaları nedeniyle sürdürdüğü soruşturmada, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Türksat Genel Müdürlüğü’ne yazı yazıp, Fethullah Gülen’in talimatları ve çağrılarını örgütün elindeki basın yayın organları üzerinden verdiğini iddia etti, ve tüm yayın organlarının kapatılmasını istedi.

Savcı Coşkun Gülen cemaatinin “bir terör örgütü olduğunu ve devletin meşru güçlerinin elindeki silahları örgüt üyeleri aracılığıyla kullanarak hükümeti devirmek ve anayasal düzeni ihlal ederek meşru seçilmiş iktidar dışında onu kontrol eden bir cemaat diktatörlüğü kurmak için yıllarca faaliyet yürütmektedir” diyor.

Savcı Coşkun iddiasına göre Gülen grubunun toplumsal psikolojiyi elindeki medya imkânlarını kullanarak terörize edip bozduğu, toplumu belli şekilde kitlesel halde düşünmeye sevk ederek algı yönetimi yaptığı, toplumda kutuplaşma ve kamplaşmaya yol açtığı, organize ve örgütlü olarak bu yapının işlediği suçların sıradan işler gibi gösterilip örgüte kamuoyu desteği sağlamaya çalışılmaktadır. Coşkun yazısnın sonunda Gülen yapılanmasına ilişkin medya organlarını kapatın talebinde bulunuyor.

Doğrusu savcı Coşkun’un bu coşkun gayretini bilmeyen de sanar ki kaharman savcımız terör örgütlerinden ülkeyi temizlemek iççin gözünü budaktan, sözünü dudaktan esirgemiyor.

Oysa Türkiye uluslararası basın organları tarafından “jihat otobanı” olarak tanımlanıyor, ne savcı Coşkun’dan ne de diğer sacılardan Türkiye’yi cihat otobanı olarak kullanan ve gerçekten şiddet kullanan IŞİD ve El Kaide’ye yönelik bir çaba görmedik. MİT Türkiye’ye sızan 200 IŞİD mensubu olduğu bilgisini medyaya bile sızdırdı ne savcı Coşkun ne de diğer savcılar parmak oynatmadı.

Türkiye’de siyasal İslam ve Militan İslam’ın antidotu olan tek İslami grup Gülen cemaati. 1980’ler de dahil olmak üzere bu cemaat, taraftarlarını şiddetten ısrarla uzak tutmuş, tüm felsefesini şiddet karşıtlığı üzerine kurmuş bir yapı.

Ülkeyi IŞİD yolgeçen hanına çevirmişken, gözünü kapatan savılar ülkede IŞİD ve El Kaide terörüne karşı tek direnç noktası olarak kalan modern Sünni bir cemaati hedefe koyup terör Örgütü ilan etmesi neye hizmet ediyor?

Böyleyi bir soruşturma ancak ve ancak IŞİD ve El Kaide gibi Militan İslamcı yapıları memnun eder. Zira Cemaati terör örgütü ilan edip faaliyetlerini yasaklayınca, Türkiye’nin gençlik potansiyelini cihatçı anlayışlara ve yapıya teslim etmiş oluyorsunuz.

Nitekim Türkiye’de kaşının üstünde gözün var diyen hemen herkesin twitter ve sosyla medya adresleri kapatılırken, en küçük eleştiri nedeniyle insanlar işlerini kaybederken Cihatçı siteler dünyanın hiç bir yerinde bulamayacakları özgürlüğü Türkiye’de buluyor. Ebu Hanzala izimli IŞİD davetçisi İstanbul’da camilerde vaazlar veriyor, internette İŞİD’e eleman topluyor gayretkeş savcı bunu görmüyor ama Gülen vaazını görüyor. 

Savcı Coşkun’un talebiyle şu çarpıcı gerçek iyice ortaya çıktı: Türkiye’de IŞİD vaazı serbest Gülen vaazı yasak.

IŞİD’in yayın organı olarak bilinen http://www.enfalmedya.com gürül gürül yayın yapıyor. Her gün twitterde insanların hesaplarını buzlatan hükümet savcıları nedense bunun gibi daha onlarca IŞİD ve El Kaide propagandası yapan internet sitelerini görmüyor, onlara sonuna kadar özgürlük tanınıyor ama Türkiye’de siyasal İslam ve militan İslam’a karşı bir tavır alıp toplumsal İslam’ın temsilcisi olan Gülen hareketlerinin yayınları yasaklanmak isteniyor.

Gülen hareketinin yayınları Cihatçıları rahatsız ediyor. Siyasal İslamcıları rahatsız ediyor. Bunları anladık da devletin Cumhuriyet savcısını neden rahatsız ediyor anlamadım.

IŞİD’in Türkiye’deki temsilcisi olarak bilinen Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayuncuk lakaplı kişi AKP’nin medya organı Star gazetesinde manşetten söyleşiler veriyor, internette videoları açık açık yayınlanıyor, Türk gençlerini IŞİD ve cihatçılara katılmaya çağıran televizyon yayınları var. Bu memlekette savcı bunların hiç birini terör faaliyeti olarak görmüyor ama Teröre karşı çağırılar yapan bir grubu terör örgütü olmakla suçluyor.

Savcı da haklı IŞİD’e giden tırları durduran savcıların başına nelerin geldiğini gördükten sonra gazeteciler dururken IŞİD’cileri susturmak yürek ister…

Türkiye bir IŞİD ve El Kaide zihniyetine teslim oldu da haberimiz mi yok? Olsa olsa Gülen’nin şiddet ve Siyasal İslam karşında duruşundan bir IŞİD bir de El Kaide rahatsız olur.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...